BE COOL SAKİN OL
Helenistik dönemde Seferihisar’i görürüz. Bir “Ay ayini” yapılmakta. Dolunay gökyüzündedir. Antik tiyatroda halk toplanmıştır. Tiyatronun ortasında bir kaidenin üzerinde büyükçe bir taş durmaktadır. Kristal şeklinde kuartz veya benzeri bir taştır. Dolunayın ışığıyla etrafa ve gökyüzüne kendi ışığını saçmaktadır. Etrafa saçtığı ışık pozitif enerji yaymakta ve insanları rahatlatmaktadır. Gergin ve sinirli bir adamı getirirler. Adam küfrede küfrede bağıra bağıra konuşmaktadır. Onu getirenler zar zor zapt etmektedir. Halkın lideri öne çıkar ve taştan kırdığı ufak bir parçayı adamın alnına dayar. O gergin adam pamuk gibi olur. Olayın ne olduğunu ve taşın(veya taşların) önemini bir anlatıcı sesiyle öğreniriz. Geçişle günümüze geliriz. Dünyada yaşanan kaoslardan , savaşlardan , insanların gerginliğinden, cinnet geçirenlerden traji komik görüntüler görürüz. Hatta bu konu için yapılan,” insanlar neden bu kadar huzursuz ve kavgalı oldu?” tv tartışma programlarında bile kavga çıkar. Aklı başında bir psikiyatrist yanında getirdiği silahla programdaki diğer kişileri öldürür. Sonrasında dünyadaki bu huzursuzluğun sebebini görürüz. Amerika’nın uzaya gönderdiği bir uydu dünyaya bir frekans yaymaktadır. Yaydığı bu frekans herkesin beynini etkilemekte ve sinirli yapmaktadır. Amerika bunu bilerek yapmaktadır. Çünkü bunu engellemek için bir ilaç geliştirmiş. Tüm dünyaya bu ilacı satacak ve müthiş paralar kazancaktır. İlaç beynin çevresinde bir kalkan yaratmakta ve uydudan gelen sinyali kesmektedir. Bu ilaçtan Amerika başkanı da dahil birçok kişi kullanmaktadır. İlaç firmasını görürüz. Geliştirilen hapı ve nasıl işlediğini ilaç şirketinin başındaki Bill Dang anlatmaktadır.Paranın gözüne vuracaklardır. Önlerinde hiçbir sorun olmadığını anlatan Bill Dang’ın karşısına bir engel çıkar. NewYork Times gazetesinin ünlü köşe yazarı Jack Loyd tesadüfen Seferihisar’da 1 hafta tatil yapmıştır. Oradaki huzuru köşesine taşımış ve çok küçük de olsa dünyada Türkiye’dekiler hariç kimsenin bilmediği bu küçük yerden bahsetmiştir. Bu küçücük yerde nerdeyse herkes Polyanna gibidir. Herkes mutlu ve huzurludur. Jack Loyd’un bu köşe yazısını okuyanlar Seferihisar’a kamerlarını gönderir. İtalya’dan Japonya’dan vesaire. Burada insanlar neden ve nasıl bu kadar huzurlu diye araştırma ve haber yapacaklardır. Bill Dang panik olur tabi. Başkanla görüşür. İlaç kullanmadan nasıl böyle huzurlu bir yer olabilir? Bunun sebebi nedir? Yoksa gizlice başka bir ilaç mı kullanıyorlardır? Seferihisardaki huzurun sebebi tüm dünyaya yayılırsa onca yatırım boşa gidecektir. Buna engel olmaları lazımdır. Hatta konuşurken sinirlenip şiki üç tane de hap atarlar. Peki nasıl engel olacaklardır? Daha önce Türkiye’de görev yapmış ajanlar olan Frank ve Jill’i göndereceklerdir. Huzurun sebebini bulup imha edecekler ve orada huzursuzluk çıkmasını sağlayacaklardır. Orada bulunan dünya televizyonları da bunu çekecek ve “yanlış alarm” olduğu anlaşılıp konu kapanacaktır. Bill Dang kendi ilaç firmasında çalışan Jale’den bahseder. Jale kimyagerdir. Türk’tür. Ajanların yanına Jale’yi de vermeyi teklif eder. Jale’ye gerçek söylenmeyecektir. Jack Loyd’un yazısı üzerine Seferihisar’da tatil yapmak isteyen iki Amerika’lıya rehberlik yapması için ricada bulunacaklardır. Ayrıca kendisi de tatil yapacaktır. Dinlenmeyi hak etmiştir. Jale’yle bu şekilde konuşur. Frank ve Jill’i beyaz saray çalışanı olarak tanıtırlar. Önemli misafirlerdir yani. Türkçe de biliyorlardır. Sayın başkan yanlarında yine de bir Türk olsun deyince aklımıza sen geldin Jale diyerek, Jale’yi ikna ederler. Jale, Frank ve Jill kısa komik maceralar sonrasında Seferihisar’a ulaşırlar. Bu maceralarda yanlarında getirdikleri “hapları” kaybederler. Her birine 2 veya 3’er tane kalmıştır. Dikkatli kullanmaları gerekmektedir. Seferihisar’a ulaştıklarında gerçekten de renkli neşeli çok güzel bir yer olduğunu görürler. Türk istihbaratı bu durumu öğrenmiştir. Yapılan toplantı sonucunda emekliliğine 1 ay kalmış olan Selçuk (60) konuya el atar. Selçuk’un bu duruma önemle eğilmesinin asıl amacı Jale’nin kızı olmasıdır. Jale de yıllar önce ilaç firmasına Türk istihbaratının yerleştirdiği biridir. Sekçuk’un kızı olduğundan şimdilik kimsenin haberi yoktur. Selçuk istihbarahttan Seferihisar/Sığacıkta kim var var diye araştırdığında iki salağımızı bulur. Tamirci Sezai(30) ve sünnetçi Behzat(30).. Bunlar istihbaratın adamlarıdır. Kendilerini zeki zanneden iki salaktır. Hiçbirşeye bulaşmasınlar diye istihbarat bunları yıllar önce buraya göndermiştir. Kendileri bile istihbarattan olduklarını unutmuşlardır neredeyse. Şimdi ise önemli bir Sekçuk’un liderliğinde almışlardır. Hatta Göreviz tehlike filmindeki gibi alırlar görevi. Selçuk’un yolladığı bir mesaj bunlara ulaşır. Mesajı eski bir telefon klubesine girip orada dinlerler. “Mesaj 5 saniye sonra kendini imha edecektir” cümlesinden sonra panikle klübeden çıkmak isterler ama kapıyı bir türlü açamazlar. Mesaj kendini imha ederken bunlar da perişan olur tabi. Kasabanın renkli ve komik tiplerinden biri de hanutçu Şeref’tir. Şerefsiz Şeref desek daha doğru olur. Kaypak, rüzgar neredene eserse oraya doğru giden, çıkarlarını düşünen, ikili oynayan bir tiptir. Frank ve Jill Seferihisar geldikten sonra planlarını uygulamaya başlarlar. Kasaba içinde ikilik çıkartmaya, nifak tohumları ekmeye başlarlar. Ama her yaptıkları ellerinde patlar. Hatta şebeke suyuna ilaç bile katarlar. Ama I ıh.! Bir türlü kasabadaki huzuru bozamıyorlardır. Ne yapsalar ne etseler olmuyordur.Sonrasında orada herhangi bir baz istasyonu olmadığını fark ederler. Aslında bir baz istasyonu vardır ama aktif değildir. Uydudan gelen sinyal oraya ulaşmıyordur. Komik durumlardan sonra (Şerefi’de kullanırlar) baz istasyonunu aktif hale getirip herkesin sosyal medyayla haşır neşir olmasını sağlarlar. Sosyal medya üzerinden Karı koca arasında çıkan kıskançlıklar, sosyal medyanın getirdiği huzursuzluk , ve gerçek hayattan koparıp insanların başka birisi olma çabaları üzerine giderler. (Yardımseverliğin sadece klavye üzerinden yapılması gibi). Başlarda başarılı gibi görünseler de yine başarısız olurlar. Sorun baz istasyonun da değildir. Peki nedir yahu?. Selçuk Sığacak’a geldikten sonra adamlarıyla karşı engelleme timini oluştururlar. Frank ve Jill durumu öğrendikten sonra Jale’yi ortadan kaldırmaya çalışır ama başarısız olurlar. Selçuk operasyonla kızını kurtarır. Seferihisar’daki huzurun sebebi, en başta gördüğümüz taştır. Frank ve Jill bunu öğrenir. Taş bir mağaradadır. Onun yaydığı enerji atmosferde bir katman oluşturuyor ve uydudan gelen sinyali kesiyordur.Herkesin evinde de o taştan vardır. Ellerindeki haplar da biten Frank ve Jill de giderek huzurlu olmaya başlıyordu sanki... Bu arada Jale ve Behzat da birbirlerine aşık olmaya başlamıştır.Ama amirinin kızı olduğu için açılamıyordur. Frank ve Jill kasabanın en kaypağı ve komik adamı Şeref’i de yanlarına alıp planı harekete geçirmeye karar verir. Şeref de Jill’e aşık olmuştur tabiki yardım edecektir. Taşı Seferihisar’dan çıkartıp imha edeceklerdir. Kaçma kovalamacalı komik olaylardan sonra taş kurtarılır. Ve onunla birlikte diğer doğal taşların yaydığı manyetik alan ve enerjinin insanlara huzur verdiği tüm dünyada yayılır. İlaç firmasının kötü planı da ortaya çıkar. Uydu imha edilir. Teknolojinin hayatımızı ele geçirmesi ve kafamızın üzerindeki yüzlerce uydunun etrafımızdaki baz istasyonlarının yaydığı dalgaların bizi nasıl etkilediği üzerine kurulu bu hikayemiz mesajını da verip mutlu sonla biter. Hatta Frank de sünnet olup Seferihisar’a yerleşir. NOT : Seferihisar gerçek hayatta da “hayatın yavaşladığı kasaba” (Citta Slow) ödülünü almıştır. Kehribar, Zirkonyum,Safir, Kuartz, lal, ay taşı v.s taşlar da burada çıkmaktadır.
-
DirectorYÖNETMEN
-
CastOYUNCULAR


Similar Feature Films BENZER FİLMLER

IDEALISTS ÜLKÜCÜLER

HOLDUP SOYGUN
